fırtınadan kaçamamışlar
fırtına koparcasına kopuyor fırtına
fırtınanın gözüne düşmüşler
gözü önüne akarcasına yemin bozuyor fırtına
her fırtınanın bir “gözü” vardır
tek bir gözü vardır fırtınanın
göz göze gelmekten hiç mi hiç korkmamışlar
göz nurdur, dil kemdir diye inanmışlar
kaçmamışlar
o, tek bir gözüyle fırtınanın
göz göze gelince donakalmışlar
toz, toprak, kir, pas biriktirip getirdiği
öfkesi öyle öfkeli
kopmuş gelmiş hangi göklerden kinli mi kinli
bozuyor kurtlanmış yeminini
yağmurdan kaçmışsınız
yağmurun aklı baston şemsiyede kalmış
yağmur gibi iniyor yağmur
hüznü öyle hüzünlü
ağlaması öyle ağlamaklı
yağmurlu yağmursuz ayırmamışsınız hiçbir günü
bakıp durup, barışamamışsınız
elinizin tersiyle kırmışsınız aynaları
bir deyin siz kaç yaşındasınız
eliniz bastonlu, şakaklarınız gümüşlü
şemsiyenin ardına sakladığınız
saçınızın aklığı mı
yoksa sakındığınız
yağmurun şemsiyede kalmış aklı mı
doluya tutulmuşuz
dolu, bir gök dolusu cam parçası gibi
takır takır dövünüyor camlarda
buz kesiyor buzdan ellerimiz
camların da çenesi takırdıyor -istemsiz
camlar... o, önünde camgüzeli kahveleri içtiğimiz
acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır
kaç yıl oldu bir ve ayrı düştüğümüz
kahveyle ahbabı bir araya getiren hayat
tatlısıyla ve malum acısıyla haktır
bak ki fincanların ağzı tatsız, yüzü köpüksüz
kalbin öyle kalpsiz
ciğerin öğle ciğersiz
fincanda buz parçalarının işi ne
rakı değil ki kafaya diktiğimiz
Düz yazıyla cevaplarım vardır benim,
YanıtlaSilBilemem mısra mısra şiire dökmeyi.
Ama bilirim ki
Ne yağmurdan kaçanların
Ne de aklı baston şemsiyede kalan yağmurun vardır
Kurtlanmış yemini.
birzamanlar
Kırılan aynalarda
Ve
Fırtınanın daha önce rengiyle tanışmadığım
Gözbebeklerinin içine bakarken
Unutmuştum kendimi.
Ne hüzünü hüzünlü,
Ne de ağlaması ağlamaklıydı.
O yağarken altına saklanacak
Baston şemsiye aradığım içim
Suçladım kendimi,
Altında ıslanmaktı oysa
Tek yapmam gereken.
Ne saçlarındaki aklar umrumdaydı
Ne de takvimler
Donuma kadar ıslanmak varken.
Herkesin ciğeri aynı renk olmaz
Kalbi farklı farklı,
İrili ufaklı, siyahı - beyazı,
Kimisi dünyayı alır içine,
Kimisi tüm evrenleri.
Kimisi sadece bir kişiyi.
Evren bile yetmez kimisine,
Bu işte
Sizli bizli konuşmamın nedeni.
İçtiğin kahvenin de bir adabı olur,
Rakı değilse kafaya diktiğin fincanda,
Anca kırk yıl hatırı vardır
Önünde koca bir ömür dururken.
gözü önüne akarcasına
YanıtlaSiltoz, toprak, kir, pas biriktirip de gelen
kurtlanmış yeminini bozan fırtına…
bulduysa onu
ne mutlu ona
Daha iyi anlatılamazdı.
YanıtlaSil