bu sabah Cahit Sıtkı okurken ağladım anne
oysa daha otuzbeş değilim
yaşamla ettiğim danstan yoruldum anne
sanki un kurabiyesiyle mutlu olan çocuk ben değilim

13 Kasım 2010 Cumartesi

ONLAR, SİZ, BİZ


fırtınadan kaçamamışlar
fırtına koparcasına kopuyor fırtına
fırtınanın gözüne düşmüşler
gözü önüne akarcasına yemin bozuyor fırtına
her fırtınanın bir “gözü” vardır
tek bir gözü vardır fırtınanın
göz göze gelmekten hiç mi hiç korkmamışlar
göz nurdur, dil kemdir diye inanmışlar
kaçmamışlar
o, tek bir gözüyle fırtınanın
göz göze gelince donakalmışlar
toz, toprak, kir, pas biriktirip getirdiği
öfkesi öyle öfkeli
kopmuş gelmiş hangi göklerden kinli mi kinli
bozuyor kurtlanmış yeminini

yağmurdan kaçmışsınız
yağmurun aklı baston şemsiyede kalmış
yağmur gibi iniyor yağmur
hüznü öyle hüzünlü
ağlaması öyle ağlamaklı
yağmurlu yağmursuz ayırmamışsınız hiçbir günü
bakıp durup, barışamamışsınız
elinizin tersiyle kırmışsınız aynaları
bir deyin siz kaç yaşındasınız
eliniz bastonlu, şakaklarınız gümüşlü
şemsiyenin ardına sakladığınız
saçınızın aklığı mı
yoksa sakındığınız
yağmurun şemsiyede kalmış aklı mı

doluya tutulmuşuz
dolu, bir gök dolusu cam parçası gibi
takır takır dövünüyor camlarda
buz kesiyor buzdan ellerimiz
camların da çenesi takırdıyor -istemsiz
camlar... o, önünde camgüzeli kahveleri içtiğimiz
acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır
kaç yıl oldu bir ve ayrı düştüğümüz
kahveyle ahbabı bir araya getiren hayat
tatlısıyla ve malum acısıyla haktır
bak ki fincanların ağzı tatsız, yüzü köpüksüz
kalbin öyle kalpsiz
ciğerin öğle ciğersiz
fincanda buz parçalarının işi ne
rakı değil ki kafaya diktiğimiz

3 yorum:

  1. Düz yazıyla cevaplarım vardır benim,
    Bilemem mısra mısra şiire dökmeyi.
    Ama bilirim ki
    Ne yağmurdan kaçanların
    Ne de aklı baston şemsiyede kalan yağmurun vardır
    Kurtlanmış yemini.

    birzamanlar
    Kırılan aynalarda
    Ve
    Fırtınanın daha önce rengiyle tanışmadığım
    Gözbebeklerinin içine bakarken
    Unutmuştum kendimi.

    Ne hüzünü hüzünlü,
    Ne de ağlaması ağlamaklıydı.
    O yağarken altına saklanacak
    Baston şemsiye aradığım içim
    Suçladım kendimi,
    Altında ıslanmaktı oysa
    Tek yapmam gereken.
    Ne saçlarındaki aklar umrumdaydı
    Ne de takvimler
    Donuma kadar ıslanmak varken.

    Herkesin ciğeri aynı renk olmaz
    Kalbi farklı farklı,
    İrili ufaklı, siyahı - beyazı,
    Kimisi dünyayı alır içine,
    Kimisi tüm evrenleri.
    Kimisi sadece bir kişiyi.
    Evren bile yetmez kimisine,
    Bu işte
    Sizli bizli konuşmamın nedeni.

    İçtiğin kahvenin de bir adabı olur,
    Rakı değilse kafaya diktiğin fincanda,
    Anca kırk yıl hatırı vardır
    Önünde koca bir ömür dururken.

    YanıtlaSil
  2. gözü önüne akarcasına
    toz, toprak, kir, pas biriktirip de gelen
    kurtlanmış yeminini bozan fırtına…


    bulduysa onu
    ne mutlu ona

    YanıtlaSil
  3. Daha iyi anlatılamazdı.

    YanıtlaSil