bu sabah Cahit Sıtkı okurken ağladım anne
oysa daha otuzbeş değilim
yaşamla ettiğim danstan yoruldum anne
sanki un kurabiyesiyle mutlu olan çocuk ben değilim

9 Mayıs 2010 Pazar

ACILARINA NAZARLAR DEĞSE


anam

sen
neleri büyüttün
neleri küçülttün
güzeller güzeli yüreğinde?
ne kadar da kadındın
içini çeke çeke ağlarken
ne kadar da erkektin
gözlerinde şimşekler çakarken

ben yirmili yaşlarını bildim
sen hiç çocuk oldun mu ana?
sen hiç genç kız oldun mu?
doğduğunda bebek miydin
yoksa doğrudan acılara mı doğdun
ana kalıbında?

2 Mayıs 2010 Pazar

UMUTSUZ


bu gece

ilk kere
dua ettim
senden bıkayım diye...
ilk kere
İstanbul kendi boğazını değil, benim boğazımı kıstırdı iki yandan
çizgi filmlerdeki gibi koşarak
dağları, tepeleri aşıp
orada son avaz bağırıp
aynı hızla geri basıp
gözlerim avuçlarıma gelene dek ağlayacak bir yer yok İstanbul’da...
ilk kere Anadolu’nun hiç bilmediğim, ıssız bir köşesini hasretledim
ilk kere
git diyen, kal diyen, bilmiyorum ne yaparsan yap diyen gözlerini
yarısı boş bir kaba koyup
yabani umutlarımı
yarısı dolu o kaptan
bir Sivas Kangal'a yanaşır gibi çekine korka besledim!
dünkü boşu dolu
dünkü eğriyi doğru
dünkü yakını el

dünkü kurağı sel etmek için...

mutsuzlukla güreşip duran benliğimi minderden uzaklaştırmak için
bu masanın başından bir kalksam
bu kalemi artık kırsam
bu mutsuz kollarımı, kulaklarımı, dudaklarımı
mutsuz saçlarımdan çeke çeke
bu dipsiz kuyudan çıkarsam derken
anladığım gerçeğe istinaden içime seslendim:
mutsuz yaşanır, umutsuz yaşanmaz!